Hayatımızı
sağlıklı şekilde sürdürebilmemiz için sağlıklı beslenme, düzenli uyku ve
egzersiz üçlüsü mutlaka birarada olmalıdır. Dünya nüfusunun hızlı artışına
paralel artan gıda ihtiyacına son yüzyılda sanayi devrimi ile başlayan ve her
geçen gün daha fazla miktarda gıda arzı özellikle sağlığımızı etkileyen
sorunlara yol açmaya başladı. GDO’lu hayvansal ve tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi,
üretim aşamasında kullanılan kimyasal ve toksik maddeler, depolanma ve raf
ömrünü uzatma amacıyla kullanılan teknikler ve koruyucular insan sağlığını
tehdit eder bir hal almıştır. Son yıllarda artan sayıda metabolik sendrom ,
obezite, diabetes mellitus (şeker hastalığı), erken ergenliğe giriş gibi
metabolik hastalıklarda özellikle gıdalarla ilişkilendirilmiştir. Ayrıca
demans, Alzheimer hastalığı gibi hastalıklarında beslenme ile ilişkisinden
bahsedilmektedir. Yaygın ağrı ile karakterize ve gittikçe sık şekilde
karşılaştığımız kronik yorgunluk sendromu ve fibromiyalji sendromu da yaşam
tarzı ile yakından bağlantılıdır
Yoğun iş
yaşamı temposu ile hazır gıda ve fast food tarzı beslenme sosyal yaşamın ciddi
bir sorunu olmuş ve özelikle obezite ile ilişkilendirilmiştir.
Tarım
sektöründe yaşanan değişimler (tohum, ilaçlama, seracılık vb) ile gıda saklama
tekniklerinin yaygınlaşması (büyük soğuk hava depoları, dondurulmuş gıda
sektörünün yaygınlaşması, evlerde depfreeze kullanımı) belki de son yıllarda gıda
tüketim alışkanlığımızı tamamen değiştiren ve farkında olmadığımız büyük
yanlışlardır. Eskiden turşu, kurutma ve ev tipi cam kavanozda konserve
teknikleri kullanılmaktaydı. Hem miktar olarak daha az miktar gıda mevsiminin
dışında tüketilmekteydi hemde turşu tekniği sağlıklı probiyotik gıda olarak
sofralamızı süslemekteydi. Günümüzde endüstriyel şekilde kimyasal katkı ve
koruyucu takviyelerle bol miktarda üretilen turşular sağlık açısından
tartışılmakla beraber metal kutularla sunulan konservelerde yine sorun teşkil
etmektedir. Ama önümüzdeki en ciddi problem mevsimi dışında yetiştirilen veya
saklanma teknikleri ile fazla miktarda tüketilen mevsimine uygun olmayan
beslenme tarzı. Yani kış döneminde yazlık gıdalar tüketilirken yaz döneminde
ise kışlık gıdalar tüketilmeye başlandı. Sonuç olarak ciddi şekilde beslenme
problemleri, hazımsızlık ve mide-bağırsak problemleri ile karşılaşmaktayız.
Örneğin yaz döneminde taze fasülye ile beslenme sağlık açısından doğru iken
kuru fasülye gibi bakliyat ürünleri ile vücudumuzu zorlamaktayız. Domates ve
salatalık gibi gıdalar yaz dönemine aitken günümüzde maalesef uygun olmayan
şekilde dört mevsim tüketilmektedir. Oysa
doğru olanı toprak uygun zamanında bize sunmaktadır. Dünyanın farklı
coğrafyalarında, farklı mevsimlerde ortaya çıkan ürünler aslında o coğrafik
bölgeye ait mutfak ve yemek kültürlerini de ortaya çıkarmıştır. Soğuk iklimin
hakim olduğu bölgede fazla kalori ihtiyacını karşılayan ve vücudumuzu ısıtan
gıdalar tüketilirken tersi durumlarda da sıcak iklimde vücudu soğutmaya yönelik
mutfak kültürü gelişmiştir.
Özet olarak
aslında doğanın bize sunduğunu görmezden gelerek sağlıklı yaşamın en önemli
unsurlarından olan beslenmeyi yanlış uygulayarak sağlığımızı kendi elimizle
bozmaktayız.